Simyacı



Birçok yerde önerildiğini gördüğüm, şimdi ise okumakta geç kaldığımı fark ettiğim bir kitaptan bahsedeceğim bugün. Simyacı. Kitapta Santiago isimli bir çobanın mutluluğu arayışı, kendi yolunu bulmak için vazgeçtiği, göze aldığı şeyler konu ediliyor. Konusunun yanı sıra 2 gün içinde elimden düşürmeden okuduğumu, dilinin ve hikayenin akıcılığına hayran olduğumu belirtmek istiyorum. Okurken akışa kendinizi kaptırmamak, düşünmeye başlamamak neredeyse mümkün değil. Bir kere okuyup bir kenara koyulamayacak kadar özel bir kitap olmadığını, zaman geçtikçe tekrar okunması gerektiğini düşündüğümü de söylemeliyim.  Zira kendisi 200 sayfada milyonlarca yıllık dünyaya ışık tutuyor, yaşamlarımıza yol gösteriyor.

Yayınevinin yorumları ise şu şekilde:
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlana’nın ünlü Mesnevi’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi.

Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatname”; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor.

“Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.”

Kitaptan beğendiğim bazı bölümleri de sizlerle paylaşmak istiyorum: 











Sizler de artık bu güzel kitabı okumayı düşünüyorsanız umarım en kısa zamanda okumaya başlarsınız. Unutmayın, kitapta da söylendiği gibi "Bir şeye karar vermek, başlangıçtan başka bir şey değildir".

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dangal

Kuyucaklı Yusuf

Can Dostum